Gerçek Usul Nedir? Gerçek Usul Basit Usul Farkı Nedir?

Gerçek Usul Nedir? Gerçek Usul Basit Usul Farkı Nedir?

Vergi mükellefi iseniz, geliriniz ya basit ya da gerçek usul kapsamında vergilendirilir. Türk vergi sisteminde bu iki temel yöntem arasındaki fark, esasen işletmenin kazanç büyüklüğü, faaliyet alanı ve defter tutma zorunluluğu gibi unsurlara dayanır. Yani, bugün basit usulde vergilendirilen bir esnaf, çiftçi veya şahıs şirketi sahibi, yarın şartlara bağlı olarak gerçek usul vergilendirmeye tabi olabilir. Tersi de mümkün! Hâl böyle olunca, “Gerçek usul vergi nedir, kimleri kapsar, ne zaman geçilir?” gibi sorular akıllara geliyor. Tüm bu merak edilenleri ve çok daha fazlasını, sizler için hazırladığımız kapsamlı rehberde açıklıyoruz.

Gerçek Usul Nedir? Kimler Gerçek Usul Vergilendirmeye Tabi?

Ticari kazanç elde eden, giderlerini ve gelirlerini bilanço veya işletme hesabı esasına göre düzenli olarak kaydeden hem kişi hem de işletmelere “gerçek usul vergi mükellefi” denir. Yani kısaca, tüm gelir ve giderlerini belgelendirerek kayıt altına alan; yıl sonunda da bu kayıtlar üzerinden gerçek kazancını hesaplayan kişiler, gerçek usul vergi öderler.

Başka bir ifadeyle, gelir ve giderlerin detaylı takibiyle, kazancın net şekilde ortaya konduğu bir vergilendirme yöntemidir. İşletmeler, faturalarını, gider makbuzlarını ve diğer tüm mali belgelerini toplayarak, gerçek kârlarını belirler. Ardından da bu tutar üzerinden gelir veya kurumlar vergisi ile KDV gibi vergilerini hesaplayıp öderler. Yani gerçek usulde katma değer vergisi ödemeleri gerekir.

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 46-48. maddelerinde belirtilen yıllık satış hasılatı, kira bedeli, toplam ciro gibi sınırların altında kalan mükellefler, daha basit ve kolay bir yol olan basit usule tabi olabilirler. Ancak bu sınırları aşanların gerçek katma değer vergisi ödemesi zorunludur.

Gerçek Usul Vergi Mükellefinin Yükümlülükleri Nelerdir?

Gerçek vergilendirmenin en temel özelliklerinden biri de, detaylı kayıt tutma zorunluluğudur. İşletmeler, gelir ve giderlerini belgelerle ispatlamakla yükümlüdür. Dönem sonunda bu kayıtlar üzerinden net kâr veya zarar hesaplanır, çıkan sonuca göre vergi matrahı belirlenip ilgili vergiler (gelir vergisi, kurumlar vergisi, KDV) ödenir.

Ayrıca, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 176-178. maddelerine göre, bu usule tabi mükellefler, defter tutma şekline göre ikiye ayrılır: Birinci sınıf tüccarlar, bilanço esasına göre defter tutar. İkinci sınıf tüccarlar ise işletme hesabı esasına göre kayıt yapar. Birinci sınıf tüccarlar;

  • Yevmiye defteri,
  • Defter-i kebir,
  • Envanter defteri gibi ayrıntılı muhasebe defterlerini tutmakla yükümlüdür.

İkinci sınıf tüccarlar ise, daha sade olan işletme hesabı defteri tutar. Bu defterde, giderler sola, gelirler sağ tarafa yazılır; dönem sonunda kazanç veya zarar netleşir. Ayrıca, belirli koşullar sağlandığında birinciden ikinci sınıfa veya tam tersi geçiş yapmak da mümkündür. Gerçek usul limiti ve hadlerine “Kimler Bilanço Esasına Göre Defter Tutmalı? Defter Tutma Hadleri 2025” adlı yazıdan bakabilirsiniz.

Gerçek Usulde Katma Değer Vergisi Nedir?

Gerçek usul şahıs şirketi ile diğer işletmelerin mal ve hizmet alım satımlarını en ince detayına kadar kayıt altına aldığı, bu işlemlerden kaynaklanan KDV’yi de hesaplayarak beyan ettiği bir vergilendirme yöntemidir. Aynı zamanda işletmenin yaptığı her ticari faaliyeti, özellikle KDV açısından şeffaf şekilde takip edip vergi dairesine bildirme sürecini ifade eder.

Ayrıca 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 37. maddesine nedeniyle, aksi belirtilmedikçe tüm mükelleflerin gerçek KDV’ye tabi olması zorunludur. Yani, kanun koyucu, ticari faaliyette bulunan herkesin KDV hesabı ile beyanını gerçek kazançları üzerinden yapmasını esas alır.

Gerçek Usul Basit Usul Farkı Nelerdir?

Gelir Vergisi Kanunu’nun 47-51 arasındaki maddeleri, kimlerin basit usule, kimlerin bu kapsam dışında kalacağını ayrıntılı şekilde açıklar. Bu maddelerde yer alan düzenlemeler, basit usulün sınırlarını çizerken, diğer mükelleflerden nasıl ayrıldığını da ortaya koyar. Durumu daha net kavrayabilmeniz adına gerçek ve basit usul arasındaki temel farkları aşağıdaki tablo ile özetledik. Böylece ayrımını daha kolay görebilir ve hangi usulün size uygun olduğunu değerlendirebilirsiniz:

Gerçek Usulden Basit Usule Geçiş Nasıl Olur?

Gerçek tipte vergilendirilen mükellefler, eğer Gelir Vergisi Kanunu’nun 47. maddesinde belirtilen basit usul şartlarını taşıyor ve üst üste iki hesap döneminde 48. maddede yer alan hadlerin altında kalıyorsa, yazılı olarak başvurmaları halinde takip eden takvim yılından itibaren basit usulden yararlanmaya başlayabilirler. Yani, iki yıl boyunca iş hacmi belirlenen sınırların altında olan mükellefler, bunu takip eden yıl için vergi dairesine dilekçe vererek basit usule geçiş hakkını kullanabilir.

Gerçek Usul Avantajları Nelerdir?

Gerçek usulde vergilendirmenin avantajı, özellikle büyüyen, gelişen ve kurumsallaşmak isteyen işletmeler için oldukça fazladır. Kazançları üzerinden vergi ödedikleri için daha adil bir sistem içinde yer alırlar. Ayrıntılı kayıt ve belge düzeni sayesinde, gelir giderlerini şeffaf biçimde izleyebilir, buna bağlı olarak doğru vergi planlaması yapabilirler.

Ayrıca, belgelenmiş giderlerin vergi matrahından düşülebilmesi, ödenecek verginin azalmasını sağlayabilir. Bunun yanında, işletmenin mali durumu net ve somut verilere dayandığı için, banka gibi finans kuruluşlarından kredi ve finansman sağlamak isteyen işletmeler için önemli bir avantaj oluşturur. Bu işletmeler, düzenli ve şeffaf mali kayıtlarıyla bankalar nezdinde daha güvenilir görünürler. Ancak, detaylı defter tutmakla kayıt işlemleri, işletmenin büyüklüğüne göre zaman ve emek gerektirebilir. Özellikle yüksek cirolu ve çok sayıda işlem yapan işletmeler, bu süreci sağlıklı yönetebilmek için muhasebe uzmanlarının profesyonel desteğine ihtiyaç duyabilirler.

Sonuç olarak büyüyen, genişleyen, gelir-gider dengesini doğru hesaplamak isteyen işletmeler için şeffaf ve güvenilir bir vergilendirme modelidir.